باب: قول الله
تعالى: {وإذا
حضر القسمة
أولوا القربى
واليتامى
والمساكين
فارزقوهم منه}
18. "TAKSİME YAKINLAR, YETİMLER VE FAKİRLER GELDİĞİNDE
ONDAN ONLARA DA VERİN" (Nisa 8) AYETİ HAKKINDA
حدثنا
محمد بن الفضل
أبو النعمان:
حدثنا أبو
عوانة، عن أبي
بشر، عن سعيد
بن جبير، عن
ابن عباس رضي
الله عنهما
قال:
إن
ناسا يزعمون
أن هذه الآية
نسخت، ولا
والله ما
نسخت، ولكنها
مما تهاون
الناس، هما
واليان: وال
يرث، وذاك
الذي يرزق،
ووال لا يرث،
فذاك الذي
يقول
بالمعروف،
يقول: لا أملك
لك أن أعطيك.
[-2759-] İbn Abbas'ın şöyle dediği nakledilir: "Bazı insanlar bu
ayetin neshedildiğini iddia ediyorlar. Hayır, Allah'a yemin ederim ki
neshedilmedi. Fakat bu, insanların gevşek davrandıkları konulardandır.
İki yakın vardır. Biri mirasçı olur. Kendisine pay verilir. Diğeri
de mirasçı olmaz, kendisine mirastan sadaka verilir. Kendisine miras
verilmeyene güzel söz söylenir (gönlü alınır). Mirasçı ona "Sana mirastan
vermeye yetkim yoktur" der.
Tekrar: 4576
باب: ما
يستحب لمن يتوفى
فجأة أن
يتصدقوا عنه،
وقضاء النذور
عن الميت.
19. ANSIZIN ÖLEN KİŞİ ADINA SADAKA VERİLMESİ VE ÖLENİN ADAKLARININ
ÖDENMESİ MÜSTEHAPTIR
حدثنا
إسماعيل قال:
حدثني مالك،
عن هشام، عن أبيه،
عن عائشة رضي
الله عنها:
أن
رجلا قال
للنبي صلى
الله عليه
وسلم: إن أمي افتلتت
نفسها،
وأراها لو
تكلمت تصدقت،
أفأتصدق
عنها؟ قال:
(نعم، تصدق
عنها).
[-2760-] Aişe r.anha'dan nakledilmiştir: Birisi Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e "Annem ansızın ölüverdi. Sanırım konuşabilse (malının bir
kısmını) sadaka olarak verirdi. Onun adına sadaka vereyim mi?" dedi. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Evet.
Onun adına sadaka ver" buyurdu.
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: أخبرنا
مالك، عن ابن شهاب،
عن عبيد الله
بن عبد الله،
عن ابن عباس رضي
الله عنهما: أن
سعد بن عبادة
رضي الله عنه،
استفتى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فقال: إن
أمي ماتت وعليها
نذر، فقال:
(اقضه عنها).
[-2761-] İbn Abbas r.a.'dan nakledilmiştir: Sad İbn Ubade Allah Resulü'ne
danışarak "Annem adak borcu varken öldü" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem: "Onun adına öde" buyurdu.
Tekrar 6698, 6959
Bu hadisten şu sonuçlar çıkarılabilir:
1- Ölen adına sadaka vermek caizdir.
2- Sadakanın sevabı ona ulaşır ve bunun faydasını görür.
Özellikle ölenin çocuğu tarafından yapıldığında böyledir. Bu, "Kişiye
kendi yaptığından başkasının yararı yoktur" [Necm 39] ayetinin kapsamını
sınırlandırır/tahsis eder. Fıkıh bilginlerinin geneline göre onun adına köle
azat etmek de sadaka gibidir. Malikı mezhebindeki meşhur görüş ise böyle
değildir. Hac ve oruç gibi, sadaka dışındaki ibadetlerde ise görüş ayrılığı
vardır. Bu görüş ayrılıklarından bir kısmı "Oruç" bölümünde
geçmiştir.
3- Bu hadis, vasiyet etmemenin caiz olduğunu da gösterir. Çünkü
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem vasiyet etmediği için Sa'd'ın annesini
kınamamıştır. Bu görüşü İbnü'l-Münzir savunur. Ancak bu sözü "Hz. Nebi'in
Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun bu yaptığını kınaması, ölümünden dolayı
imkansız olmuş ve yükümlülüğü kalkmıştır" denerek eleştirilmiştir. Bu
eleştiriye şu cevap verilebilir: Hz. Nebi (s.a.v.) başkalarının ders alması
için bunu yadırgadığını ifade edebilirdi. Onaylaması bunun caiz olduğunu
gösterir.
4- Yine bu hadis, sahabenin dinı konularda Hz. Nebi'e
danıştıklarını gösterir.
5- Kişinin kanaatine/zann-ı galibine göre hareket etmesinin caiz
olduğunu gösterir.
6- Kişinin annesi hayattayken cihada katılmasının meşru olduğunu
gösterir. Ancak bu, annesinden izin almış olduğu şeklinde yorumlanır.
7 - Birisi adına bir şey yapmayı/üstlenmeyi istemenin caiz olduğu
anlaşılır.
8- Anne babaya iyilik etmek için gayret etmek gerekir.
9- Bazen sadakayı açıktan vermek gizli vermekten daha iyi
olabilir ve bu, samimilik kesin olarak bilindiği zaman olur.
10- Hakim, mahkeme salonu dışında şahitliği yüklenebilir.
Bu sonuçların çoğunu Ebu Muhammed İbn Ebu Cemre çıkarmıştır ve
bunların bir kısmı tartışmaya açıktır.
باب:
الإشهاد في
الوقف
والصدقة
.
20. VAKIF VE SADAKADA ŞAHİT TUTMAK
حدثنا
إبراهيم بن
موسى: أخبرنا
هشام بن يوسف: أن
ابن جريج
أخبرهم قال:
أخبرني يعلى: أنه
سمع عكرمة
مولى ابن عباس
يقول: أنبأنا
ابن عباس:
أن
سعد بن عبادة
رضي الله عنه،
أخا بني
ساعدة، توفيت
أمه وهو غائب
عنها، فأتى
النبي صلى الله
عليه وسلم
فقال: يا رسول
الله إن أمي
توفيت وأنا
غائب عنها،
فهل ينفعها
شيء إن تصدقت
به عنها؟ قال:
(نعم). قال: فإني
أشهدك أن
حائطي
بالمخراف
صدقة عليها.
[-2762-] İbn Abbas r.a.'dan nakledilmiştir: Saide oğullarının kardeşi Sad
İbn Ubade'nin annesi, kendisi yanında değilken vefat etmişti. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e gelerek "Ey Allah'ın Resulü! Annem ben yanında
değilken vefat etmiş. Onun adına sadaka versem ona yararı olur mu?" dedi.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Evet" buyurdu. Bunun üzerine Sa'd
"O halde ben seni şahit tutuyorum ki meyveli bahçem onun adına sadakadır dedi.
-3- 21 - باب: قول
الله تعالى:{وآتوا
اليتامى
أموالهم ولا
تتبدلوا
الخبيث بالطيب
ولا تأكلوا
أموالهم إلى
أموالكم إنه كان
حوبا كبيرا.
وإن خفتم أن
لا تقسطوا في
اليتامى
فانكحوا ما
طاب لكم من
النساء}
/النساء: 2، 3/.
21. "Yetimlere mallarını verin. Pis'i temizle
değiştirmeyin. Onların mallarını kendi malınıza katıp yemeyin. Bu büyük bir
günahtır. Yetimler konusunda adil olamamaktan korkarsanız beğendiğiniz
kadınlarla evlenin" [Nisa 12-13]
حدثنا
أبو اليمان
أخبرنا شعيب،
عن الزهري قال:
كان عروة بن
الزبير يحدث:
أنه
سأل عائشة رضي
الله عنها:
{وإن خفتم أن
لا تقسطوا في
اليتامى فانكحوا
ما طاب لكم من
النساء}. قالت:
هي اليتيمة في
حجر وليها،
فيرغب في
جمالها
ومالها، ويريد
أن يتزوجها
بأدنى من سنة
نسائها فنهوا
عن نكاحهن،
إلا أن يقسطوا
لهن في إكمال
الصداق، وأمروا
بنكاح من
سواهن من
النساء.قالت
عائشة: ثم
استفتى الناس
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بعد،
فأنزل الله عز
وجل:
{ويستفتونك في
النساء قل
الله يفتيكم
فيهن}. قالت:
فبين الله في
هذه أن
اليتيمة إذا
كانت ذات جمال
ومال ورغبوا
في نكاحها،
ولم يلحقوها
بسنتها بإكمال
الصداق، فإذا
كانت مرغوبة
عنها في قلة
المال
والجمال
تركوها
والتمسوا
غيرها من النساء،
قال: فكما
يتركونها حين
يرغبون عنها،
فليس لهم أن
ينكحوها إذا
رغبوا فيها،
إلا أن يقسطوا
لها الأوفى من
الصداق،
ويعطوها حقها.
[-2763-] Zühri'den nakledilmiştir: Urve İbn Zübeyr şöyle
anlatırdı: Aişe'ye "Yetimler hakkında adil olamamaktan korkarsanız
beğendiğiniz kadınlarla evleniniz" ayetini sormuştum. Aişe: "Bu,
velisinin koruması altında bulunan yetim kızdır. Velisi, güzelliğinden ve
malından dolayı onunla evlenmek ister, ancak emsali olan kızların hak ettiği
mehirden daha az vermek ister. Bu sebeple veliler, onlara ödeyecekleri mehir
konusunda adil olamamaktan korktuklarında onlarla evlenmeleri yasaklanmış ve
başka kadınlarla evlenmeleri istenmiştir" dedi ve şöyle devam etti: "Bu
ayet indikten sonra insanlar Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
fetva istediler. Bunun üzerine "Senden kadınlar konusunda fetva
istiyorlar. De ki: Allah onlar hakkında size fetva veriyor ... " [Nisa
127] ayeti indirildi. Allah bu ayette şunu açıkladı: Yetim kız, güzel ve zengin
olduğunda insanlar onunla evlenmek istiyorlar, ancak emsal mehrini vermiyorlar.
Malı az olup güzelolmadığında ise onu bırakıp başka kadınlar arıyorlar.
Arzulamadıklarında ondan yüz çevirdikleri gibi evlenmek istediklerinde de
mehrini tam ödemeden ve hakkını vermeden onunla evlenmeleri caiz
değildir." •.
Not: Bu hadis "Tefsir" bölümünde ayrıntılı
olarak açıklanacaktır:
باب: قول الله
تعالى:{وابتلوا
اليتامى حتى
إذا بلغوا
النكاح فإن آنستم
منهم رشدا
فادفعوا
إليهم
أموالهم ولا تأكلوها
إسرافا وبدارا
أن يكبروا ومن
كان غنيا
فليستعفف ومن
يكن فقيرا
فليأكل
بالمعروف
فإذا دفعتم
إليهم أموالهم
فأشهدوا
عليهم وكفى
بالله حسيبا.
للرجال نصيب
مما ترك
الوالدان والأقربون
وللنساء نصيب
مما ترك
الوالدان والأقربون
مما قل منه أو
كثر نصيبا
مفروضا} /النساء:
6، 7/. حسيبا: يعني
كافيا.
22. "Evlenme çağına gelinceye kadar
yetimleri gözetip deneyin. Onların akılca olgunlaştıklarını görürseniz,
mallarını kendilerine teslim edin. "Büyüyecekler de mallarına sahip
olacaklar" endişesiyle onları israf ederek, tez elden yemeyin. Zengin
olan, onların malını yemekten çekinsin. Fakir olan ise, meşru surette yesin.
Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, bunu şahitler karşısında yapın. Hesap
görücü olarak Allah yeter. "Nisa 6 Ayeti hakkında Vasinin, korumasında
olan yetimin malı üzerinde hangi yetkileri vardır ve çalışması miktarında ondan
yiyebilir mi?
حدثنا
هارون: حدثنا
أبو سعيد،
مولى بني
هاشم: حدثنا
صخر ابن
جويرية، عن
نافع، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما: أن
عمر تصدق بمال
له على عهد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، وكان
يقال له ثمغ،
وكان نخلا،
فقال عمر: يا
رسول الله إني
استفدت مالا،
وهو عندي
نفيس، فأردت
أن أتصدق به،
فقال النبي صلى
الله عليه
وسلم: (تصدق
بأصله، لا
يباع ولا يوهب
ولا يورث،
ولكن ينفق
ثمره). فتصدق
به
عمر، فصدقته
ذلك في سبيل
الله، وفي
الرقاب،
والمساكين،
والضيف، وابن
السبيل، ولذي
القربى، ولا
جناح على من
وليه أن يأكل
منه بالمعروف،
أو أن يؤكل
صديقه غير
متمول به.
[-2764-] İbn Ömer r.a.'den nakledilmiştir: Ömer r.a. bir malını Allah
Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem döneminde sadaka etmişti. Burası Semğ adında
bir hurmalıktı.
Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Ben çok değer verdiğim bir mal
elde ettim ve onu sadaka etmek istiyorum" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Aslını (çıplak mülkiyetini) sadaka et. Satılmasın,
bağışlanmasın, miras bırakılmasın. Yalnızca meyvesi (geliri) infak
edilsin" buyurdu. Bunun üzerine Ömer radıyallil.hu anh orayı tasadduk
etti. Onun sadakası şöyleydi: "Burası, Allah yolunda, özgürlüğünü kazanmak
isteyenlere, fakirlere, konuklara, yolda kalmışlara ve yakınlaradır. Burasını
işletenlerin (mütevellinin) ondan adet ölçüsünde yemesinde ve kendine mal
etmeksizin arkadaşına yedirmesinde sakınca yoktur."
حدثنا
عبيد بن
إسماعيل:
حدثنا أبو
أسامة، عن هشام،
عن أبيه، عن
عائشة رضي
الله عنها: {ومن
كان غنيا
فليستعفف ومن
كان فقيرا
فليأكل بالمعروف}.
قالت: أنزلت
في والي
اليتيم: أن
يصيب من ماله
إذا كان
محتاجا، بقدر
ماله
بالمعروف.
[-2765-] Aişe r.anha'nın
"Zengin olan iffetli olsun (istemekten çekinsin); fakir olan örf
ölçüsünde yesin" ayeti hakkında "Bu ayet yetimin malından sorumlu
olan kişi hakkında indirilmiştir. İhtiyaç içindeyse örf ölçüsünde onun malından
yiyebilir" dediği nakledilmiştir.
Diğer tahric: Tirmizi Ahkam; Müslim, Vasıyyet
AÇIKLAMA: Bu konu tartışmalı konulardan biridir.
Bir görüşe göre vasi', yetimin malından çalışması oranında
alabilir. Hz. Aişe'nin görüşü budur. Bir görüşe göre ihtiyacı olmadığı sürece
vasi'nin bu maldan yemesi caiz değildir. Bu görüş sahipleri de ayrıntıda görüş
ayrılığına düşmüşlerdir:
Ubeyde İbn Amr, Said İbn Cübeyr ve Mücahid "Yedikten sonra
zenginleşirse yediğini geri öder" demişlerdir. Bir başka görüşe göre de
artık yemiş olduğunu geri ödemesi gerekmez.
Bir başka görüşe göre de yetimin malı altın ve gümüşse vasi'si,
bunları ancak ödünç olarak alabilir. Altın ve gümüş dışında bir mal ise ancak
ihtiyaç durumunda alabilir. İbn Abbas'tan nakledilen en sahih görüş budur.
Şa'bi', Ebü'l-Aliye ve bazı fakihlerin görüşü de budur. Bütün bu görüşleri İbn
Cerir (Taberi), tefsirinde nakletmiştir. Kendisi de ödemenin kesinlikle
gerektiği görüşünü benimseyerek bunu destekleyici deliller getirmiştir.
İmam Şafii'ye göre, hak ettiği ücret ve yaptığı harcamadan
hangisi az ise onu alır ve sahih nakle göre iadesi gerekmez.
İbnü't-Ti'n, Rebi'a'dan bu ayetteki fakir ve zengin ile yetimin
kastedildiğini nakletmiştir. Yani "yetim zenginse vasisi ona yapacağı
harcamada savurganlık yapmasın, fakirse vasisi onu örf ölçüsünde
yedirsin." Bu görüşe göre, yetimin malından yemekle ilgili bir hüküm
yoktur.
Ancak meşhur olan görüş öncekidir.